Hükümet yangınlarla ilgili gereğini yapamıyorsa işçi sınıfı yapacak kapasitede olduğunu göstermiştir.
Bu işin başını başta Orman Sendikaları olmak üzere işçi sınıfı çekmelidir; yapılması gerekeni en iyi bilenler onlardır! Bırakın afetin üstüne onlar yürüsünler! Bu arada pilotları ve uçak bakım üniteleri çalışanlarını da unutmamak lazım. Bu pilotlar (askeri/sivil) ve teknisyenler de işçi sınıfının parçalarıdır ve çok önemlilerdir. Onlar THK bünyesinde atıl tutulan uçaklarla ilgili göreve hazır olduklarını günler öncesinden açıkladılar!

Yani nasıl pandemide bütün bileşenleriyle sağlık emekçileri öncülüğünde mücadele edilmeli dediysek, yangında da ancak bütün bileşenleriyle orman işçileri, itfaiyeciler ve tabii gene sağlıkçılar ve veterinerler ve işçi sınıfının diğer bileşenleri öncülüğünde mücadele edilebilir. Yaşanan yıkımların engellenmesi böyle mümkündür. İşçi örgütleri ve gençlik el ele bu felaketleri engelleyebilir!
Ne yazık ki yangınla kahramanca mücadele eden iki orman işletme müdürlüğü çalışanımızı ve bir gencimizi kaybettik. İki işçi arkadaşımız ise hastanede; ne acıdır ki sebebi ise iş kıyafetlerinin polyester-yanıcı malzemeden olmuş olması!
Karadan yangın söndürmede fedakarca ve özveriyle canı pahasına çalışan işçi arkadaşlarımızın iş güvencesi bile yok. Bu çalışanlar için taşeron sistem ya da sözleşmelilik değil, 10 aylık çalışma değil, 12 ay süresiz kadrolu güvenceli çalışma olmalıdır.
Orman köyleri korunmalı ve orman işçisi istihdamı yine bu köylerden sağlanmalıdır. Ormanları koruyan, ticarileşmeye açmaya son veren ve geri kazanan politikalar yürütülmelidir. Enerji nakil hatları ormanların dışına çıkartılmalıdır.
Yine askeriyenin elindeki yangın söndürme teçhizatı ve asker gücü nasıl yangınların yayılmasını engellemekte ve söndürmekte neden kullanılmamaktadır? Burada da THK uçaklarına burun kıvırılmasına benzer bir durumla karşı karşıyayız. Siyasi inatlar yüzünden ülkemiz yanmaktadır.
Yangınlar karşısındaki bu vurdumduymaz yönetememe haline, iklim değişikliğini getiren düzene, insanlarımızı, ormanlarımızı, canlılarımızı, kaynaklarımızı yitirdiğimiz bu yıkıma, tümüne karşı ancak işçi sınıfının siyasal birliği ve örgütlenmesini sağlayarak ve yönetime talip olarak karşı koyabiliriz. Onların düzeni değil bizim düzenimiz, onların yönetememe hali değil bizim yönetimimiz olmalıdır. Sermaye düzeninin ve onun bekçilerinin yangını söndürecek olan ancak budur!