Enflasyon Kader mi?

Cem Somel **

Türkiye emekçileri 1980’den 2001’e kadar enflasyon altında ezildi. AKP politikaları enflasyonu tekrar başlattı.

Enflasyon, sattığı ürünün fiyatını, verdiği hizmetinin fiyatını tespit edebilenlerin fiyat artırma mücadelesidir. Sabit gelirlilerin, işçinin, memurun, emeklinin reel geliri azalır. Taksi şoförü gibi hizmetinin fiyatını değiştiremeyenlerin de reel geliri azalır. Bunların tüketim harcamaları azaldıkça küçük esnaf da mağdur olur. Ancak bir toplumda bazı sınıflar yoksullaştığı zaman başka sınıflar mutlaka zenginleşiyordur.

Türkiye’de şimdiki enflasyonu tetikleyen hızlı kur artışı oldu. Buna AKP hükümeti düşük faiz politikasıyla sebep oldu.

Sorun şu ki, 1980’lerden beri büyük sermayedar-büyük servet sahibi egemen sınıf, ekonominin kapılarını ithalata, sermaye girişine çıkışına, dış borçlanmaya ardına kadar açtı. 1989’da alınan bir kararla paralar Türkiye’ye rahatça girip çıkabiliyor. Merkez bankası faiz oranlarını artırınca yerli-yabancı servet sahipleri dışardan döviz getiriyor, kur azalıyor. Merkez Bankası faizi azaltınca yerli-yabancı servet sahipleri dışarıya döviz gönderiyor, kur artıyor. Ama kur azalınca ihracatımız azalıyor, dış borçlanma artıyor. Kur artınca da enflasyonu körüklüyor.

ABD merkez bankası kendi faiz oranlarını artırdığında, TCMB de burada faiz oranlarını artırmazsa yerli-yabancı sermayedarlar paralarını buradan kaçırıp ABD’de bankalara mevduata koyuyor. Dolar kuru yükseliyor. Üretim maliyetleri artıyor.

Bu karışık ilişkiler sermaye girişini çıkışını serbestleştirme politikasının sonucu. Şayet yerli-yabancı sermayedarların ülkemize para getirip götürmesi, dışarıda borç alıp vermesi yasaklansa, faiz oranlarını değiştirmek dolar kurunu etkileyemezdi.

Beri yandan büyük sermaye-servet sahibi sınıfın Türkiye’de emekçi halkın başına ördüğü başka bir çorap ithalat serbestisi. Serbest ithalat politikası sonucu Türkiye gıda gibi en temel ihtiyaç mallarında bile ithalata bağımlı hâle geldi. İthal ettiğimiz malların fiyatları dolar cinsinden pahalandığında bunların TL fiyatları da artıyor. Bu da enflasyon oranını yükseltiyor.

Hâlen iklim değişmesinin, Covid salgınının ve Ukrayna savaşının etkisiyle bütün dünyada gıda, enerji fiyatları ve daha birçok malın dolar fiyatı artmakta. Neticede, AKP’nin düşük faiz politikasının yol açtığı kur artışı ithal mal (ve gıda) fiyatlarını artırıyor. Buna ilaveten, kendine yeterlik ilkesinden vazgeçerek serbest ithalat uygulandığı için dış dünyada artan enflasyondan korunamıyoruz.

Onun için işçi-emekçi hükümeti kurulduğunda ilk işlerinden biri ithalatı kontrol altına alarak dış ticareti dengeye getirmek, böylece dış borçlanmaya son vermek; ve döviz alıp-satma serbestisini kısıtlayarak büyük sermaye-servet sahiplerinin döviz kuruyla oyun oynamasına son vermek olmalıdır.

* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Nisan 2022 tarihli 2. sayısında yayınlanmıştır.

** İKEP Üyesi, Ankara

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir